
Ceberut devlet kavramını çokça duyarız. Ben kendimi bildim bileli hep ağızlardadır.
Devlet milleti için mi vardır yoksa,
Millet mi devlet için?
Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan çıkar?
Her canlı bir yumurtadan çıkmıştır.
O zaman “Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan çıkar?” meşhur sorunun cevabı kesin ve nettir:
Tavuk yumurtadan çıkar…
Peki ya “Devlet” ve “Millet” ilişkisi?
Günümüzde ulusların gücü, başka bir değişle sözü geçen ülke olması; “Kültür, davranış biçimi ve değer yargıları”, “Sosyal Uyum”, “Faktör Zenginliği”, “Endüstriyel Organizasyonlar”ve “Hükümet Liderliği” olarak ortaya çıkan beş ana kategoridegösterdiği performansla ölçülüyor.
Tabii ki, ulusların askeri gücünü ve bu askeri gücün sürdürülebilir olmasını ulusun gücünü oluşturan faktörlerin açık bir çıktısı olarak kabul etmek gerek.
Bu güç, ulusun caydırıcılığı, uluslararası hakimiyeti ile kural koyucu gücü bakımından son derece önemli…
Çocukken, Kanuni Sultan Süleyman’ın “Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” sözünü çok duyardım.
Çocukluğun verdiği özgüven, “hayattaki toyluğum” bu sözün felsefi değerini ıskalamama neden olmuştu.
Ama yaş ilerledikçe öğreniyorsunuz…
Sağlık bir olmak üzere hayattaki her başarı, 1’in yanına onlar, yüzler, binler, yüzbinler basamağı olup eklenen “sıfırlarlar” olduğunu yaş ilerledikçe öğrendik…
Bu hesaba göre diyelim ki, multi milyardersiniz…
Sağlık gitti mi, elde kalan koca bir sıfır, yani her şey sıfır…
“Sağlıklı olmak” kavramının “vücut sağlığı” dışında elbette ki çok derin bir felsefi altyapısı olduğu açık.
Birey için, aile için, toplum için, devlet için “sağlıklı olmak” çok geniş, çok derin, çok boyutlu bir kavram…
Peki “millet mi devlet için devlet mi millet için” olarak karşımıza çıkan meşhur soruyu, bitmeyen tartışmayı bir kerede bu yaklaşım çerçevesinde irdelesek…
Sosyal bilimlerde –ve özelde sosyolojide araştırmalara teorilerle başlanır, varsayımlar ve hipotezler geliştirilir, teorinin doğruluğu-yanlışlığı test edilir, birtakım yeni bulgularla teori geliştirilir vs. ama bu sonuçlar kesinlik arz etmez. Toplum dinamiktir, bir sonraki araştırmalar bizi farklı farklı sonuçlara götürebilir…
Ama bunun bir tek değişmezi vardır.
Ulusların sağlığı ile Ulusların teoride ve pratikte hukukun üstünlüğüne verdiği değer arasındaki pozitif ilişki…
Ulusların sağlığı, teoride hukukun üstünlüğü kavramına verilen değer ve uygulamada gösterilen kaliteye bağlıyken,
Ulusun hukukun üstünlüğü kavramına teoride verdiği değer ve uygulamada gösterdiği kalite Ulusun sağlığına bağlıdır.
Nasıl hak, hukuk ve adalet kavramının bir ifadesi olan “yaşanan demokrasi” kalitesi ulusun sağlığı için bir göstergeyse,
Ulusun sağlığı, ulusun yaşadığı “demokrasinin” bir göstergesidir…
İç içe geçmiş, birbiriyle pozitif ilişkili kesin kavramsallık…
Yani demokrasi, hak, hukuk adalet olmazsa sağlık olmaz,
Veya tersi,
Sağlık olmazsa demokrasi, hak, hukuk, adalet “olsa da”olmaz…
Hukuk toplumun oksijenidir, oksijen olmazsa canlı yaşamı olmaz…
Devletin demokrasiden, hak-hukuk ve adaletten uzaklaşması,
Her gün trafikte yaşadığımız kaosun,
Canilere, hırsızlara, vurgunculara, talancılara, yalancılara, rantçılara, devleti soyanlara, halkına yalan söyleyenlere, çetelere, kapkaççılara, dolandırıcılara, devleti arkasına alıp yetim hakkı-kul hakkı yiyenlere, vergi kaçıranlara verilen cezanın, verilemeyen cezaların toplum vicdanını kanatmasının,
Kadınlarımızı koruyamamamızın,
Siyasetin “rantiyeci siyaset” olmasının,
Üniversitelerin bozulmasının,
Liyakatsizliğin liyakatin yerini almasının,
Çocuklarımızı koruyamamamızın,
Kanunlara, anayasaya uymamamızın,
Birbirimizi sevmememizin,
Hayvanları, doğayı tahrip etmemizin,
Kanunları, anayasayı takmamamızın sonucudur…
İşte onun için sağlığımız bozuk,
İşte onun için asabımız bozuk…
Sağlığımız bozuk olduğu için varsa bir zenginliğimiz,
Onunda, onun için hiçbir anlamı yok…
Sağlığımız olsa da oksijenimiz yok…
İşte onun için yaşam çekilmez oluyor çünkü yaşanan bir şey de yok…
Bitkisel yaşam…
Peki bizim sorunun cevabı ne olacak;
Devlet milleti için mi vardır yoksa,
Millet mi devleti için?
Cevap veriyorum: birimiz hepimiz, hepimizi birimiz içindir diyor devlet ve millet kavramları…
Unus pro omnibus, omnes pro uno!
İşte onun için ha Ababura,
Ha Ababara…